Beliz Güçbilmez

İthaf Meselesi Üzerine

İthaf Meselesi Üzerine

Solanas başlı başına ayrı bir konu da... şimdi ithaf.Bir hikâyeye yazdığım ithaf ve alınlık. Bir kulak çınlatma. Yazılanı birilerine adamak... Muhtemelen başka ithaflardan öğrendiğimiz bir incelik. Bir hatırlama, üzerimizdeki emeğe teşekkür etme biçimi. Bazen mezar taşı yazılarına benziyorlar. Yok kederleriyle değil de, taş orada durdukça duracaklarının bilgisiyle. Hatırladığım ilk örneklerden biri Küçük Prens'te... "Leon Werth'in çocukluğuna". Göçmüş Kediler Bahçesi'ni okurken Bilge Karasu'nun dostlarıyla çektirdiği fotoğraf albümüne bakıyor gibi hissetmiştim ithaflar sayesinde. Adalet Cimcoz, Nezihe, Cüneyt Türel, Alpay İzbırak, Haluk Aker... Sonra Oğuz Atay'ın Sevin'i...Salman Rushdie'nin Geceyarısı Çocukları'na yazdığı o tatlı ithaf "Bütün beklentilerimizin aksine, öğleden sonra doğan Zafer Rushdie'ye". Bazen "ya bir daha yazamazsam"ın korkusundan olacak 6.27 Treni'ndeki gibi çoklu ithaflar: "O olmasa, bu kitabın olamayacağı Sabine'e, görünmez varlığıyla bitmeyen sevgisini bana esinleyen babama, Colette'e ve onun tükenmez desteğine" Sonra ne çok isim "Barbara'ya", "Ann için" Daha da gizemliler... "N.D.'ye", "A.U'nun anısına"... En sevdiğimiz ithafları aklıma geldikçe bu gönderinin altına ekleyeceğim. Neler neler unuttum kimbilir?

Not: Web sitesindeki yorumlar, mutlaka sosyal ağ internet portalının görüşlerini değil, yazarlarının görüşlerini yansıtmaktadır. Hakaret, küfür ve kaba ifadelerden kaçınılması talep edilir. Yorumlar filtreleme sisteminden geçip onaylanır ayrıca bildirim açıklamaları olmadan yorumları silme hakkımızı saklı tutarız.

Yorum *
Ad Soyad *
Ad soyad gizliliği *

0 Yorum